İsrail ve Filistin arasında yıllardır süregelen çatışma, son haftalarda yine trajik bir boyuta ulaştı. Bombaların ve mermilerin gölgesinde hayatlarını sürdürmeye çalışan masum siviller, bir kez daha dünya siyasetinin en ağır bedelini ödüyor. Şu an Gazze'de yaşananlar, sadece bir bölgesel çatışmanın ötesinde, insanlık adına utanç verici bir tabloyu gözler önüne seriyor.
Her savaşın ardında politik çıkarlar, stratejik hesaplar, jeopolitik dengeler vardır. Ancak bu hesapların arasında sıkışan halkın, çocukların ve ailelerin çaresizliği her şeyin ötesinde vicdanları sızlatmalı. Gazze’de insanlar, elektriksiz, susuz ve en temel insani ihtiyaçlarından mahrum bir şekilde hayatta kalmaya çalışıyor. Sadece bu durum bile uluslararası hukukun ihlal edildiğinin, insan haklarının çiğnendiğinin en açık göstergesi değil mi?
İsrail'in kendini savunma hakkı olduğu kadar, Filistin halkının da onurlu bir şekilde yaşama hakkı vardır. Bu denklemin bir tarafında sürekli baskı altında yaşayan, her gün ölüm korkusuyla güne başlayan bir halk var. Diğer tarafta ise askeri gücünü sınırsız bir şekilde kullanma özgürlüğüne sahip olan bir devlet.
Dünya bu katliama ne kadar daha gözlerini kapatacak? Sessiz kalan liderler, küresel güçler bu insanlık dramına kayıtsız kalarak aslında bu suça ortak oluyorlar. Ekranlarda, sosyal medyada gördüğümüz yıkılmış binalar, enkaz altında kalan çocuklar ve yürekleri yanan anneler sadece bir anlık görüntü mü olmalı? Yoksa bu tablo, vicdanlarda kalıcı bir yara mı açmalı?
Tarih, bu günleri yazarken kimin nerede durduğunu, kimin zulmü desteklediğini ya da görmezden geldiğini de kaydedecek. Ve o zaman, sessiz kalanlar da bu acı dolu tarihin bir parçası olacak.
Belki de sormamız gereken en acı soru şu: Bir daha ne zaman “Asla bir daha” demek zorunda kalacağız?
Yorumlar
Kalan Karakter: