BİZDE BÖYLE…

Siyasette, dünya siyasetinden anlaşılamayacak kadar farklı, anlayışlarından fersah fersah uzaktayız.
Bizimkilerin kendilerine has usulleri, kuralları, yöntemleri var.
Her siyasi patinin tüzüğü var.
Okuyanı, riayet edeni var mı? Yok.
Kuruluş amaçları çok iyi dikte edilmiş.
Kişilere özel hizmet ettiği, ettirildiği hususunda şikâyet var mı? Var.
Ancak birileri mağdur duruma düşüldüğünde dile getirilir. Kısacası “canı yanan bülbül gibi şakımaya başlıyor.”
Tabi cesareti varsa…
Yoksa ağzından dirhem lâf çıkmıyor, “dut yutmuş bülbül”  oluyor.
Üyelik konusu sadece para ve oy vermeye dayalı. Ver para ile oy gerisine karışma derler. Yukarısı sizin için her şeyi yoluna koyar sanısınız ama iş daha aşağıda engellenir, haberiniz olmaz bile. Olduğunda her şey yerli yerine oturtulmuş, koltuklar, etiketler paylaşılmıştır.
Size sadece hayıflanmak kalır…
Bizde kural kuvvetliden yanadır. Ancak onun yön verdiği kişilere eser şans rüzgârı. Kısaca onların ya da onun dediği olur.
Yönetimlere girmek bir başkadır bizim siyasi mücadelemizde.
Öncelikle üyelik şartlarının gereklerini yerine getirmek, sonra basamakları şaşırmadan çıkmak. Kazın ayağı öyle sanırsın ama öyle değildir.
Bazı itirazların yükseldiğini, istisnaların olduğunu haykıranlar var. Haklılar!
Meslek dallarında tanınmış simalar ile ekonomik problemi olmayanlar ya da yukarıda parti içi görevde etkin, yetkin olanların onayı ile üst basamaklara çıkanlar olur.
Eh o kadar kusur aranmaz…
Siyasette yükselmek kolaydır bizde.
Yukarı ile aşağıda yetkili olanlarla iyi geçinmek zorunluluğu vardır. Bunu asla es geçemezsiniz. Geçerseniz beklenti hüsrandan başkası olamaz.
Yoksa paran, çenen, ahbabın; bulunmaz Hint kumaşı olsanız, fayda etmez.
Bizde böyle…