(özel Haber) Türkiye’nin Melis’inden Gamze’sine Hayat Resmi
(özel Haber) Türkiye’nin Melis’inden Gamze’sine Hayat Resmi
Yayınlanma :
04.02.2015 09:45
Güncelleme :
04.02.2015 09:45


Onların soyadları aynı, acıları aynı, sevinçleri aynı. Aynı acıya karşı mücadele eden, her ikisi için Türkiye’nin tek yumruk olduğu biri büyük biri küçük Akbaş dı onlar. Gamze Akbaş.. Türkiye, lösemi hastası İzmirli bankacı Gamze Akbaş’ı, 3 yaşındaki oğlu Atakan’a yazdığı mektupla ve "Ölmek istemiyorum, Atakan’ın büyüdüğünü görmek istiyorum" feryadıyla tanıdı. Doktorlar tarafından 3 aylık ömrünün kaldığının söylenmesi ve genç annenin yürekleri titreten feryadı, bir anda ülkenin gündemine oturdu. Bütün Türkiye Gamze Akbaş için seferber oldu, 20 bin kişi kan vermek için sıraya girdi. Melis Akbaş’ı ise Türkiye lösemi hastalığının pençesindeyken acil ilik bulunması için yapılan yardım çığlığıyla tanıdı. Yüzlerce belki binlerce insan onun için seferber oldu. Kan örnekleri verildi, kampanyalar düzenlendi. Ve her ikisi için de uygun ilik yurt dışında bulundu. Aynı acıyı yaşayan iki Akbaş, bu defa aynı sevince ortak oldular. En önemlisi ise yaşam mücadelelerinde birbirlerine destek oldular. ‘Gamzeli anne’ olarak Türkiye’nin, gazetecilerin, ünlülerin bağrına bastığı Gamze Akbaş için küçük Melis’in hediyesi ise hayat resmi oldu.
Resim yapmayı çok seven ve verdiği hayat mücadelesinde kendisiyle aynı acıyı yaşayan Gamze Akbaş’a yaptığı resimle ilgili şunları söyledi: “Kalpler her zaman onu sevdiğimi, kelebekler de her zaman onun yanında olduğumu hatırlatıyor. Gamze ablamı seviyorum. Bana destek olan herkese çok teşekkür ediyorum” dedi.
“KELEBEKLER KADAR KISA OLMAYACAK ÖMRÜMÜZ”
İHA’nın aracı olduğu sevgi bağında Melis’in hediyesini alan Gamze Akbaş şunları söyledi: “Hediyen için o kadar sevindim ki. Kalplerimiz birbirimizle aynı atıyor. Bu zaferi biz yendik. Yenecek olanlar da var. Kelebekler kadar renkli, ama kelebekler kadar da kısa olmayacak ömrümüz. Tamam mı? Ben senin düğününe geleceğim. Sende benim oğlumun düğününe geleceksin. Oy yandı yavrusuna, ben yandım yavruma. Ben oğlumu göremeyeceğim diye, o gözlerinin önünde eriyecek diye. Aslında farklı gibi ama aynı ortak duyguydu yaşadığımız. Hayata tutunmak zorundaydık. O evladı için, ben oğlumun yanında olmam için şu an işe yaramasam da hiç olmazsa nefes alıyorum. Bunun mutluluğu çok güzel. Soyadlarımızdan dolayı akraba olduğumuzu düşünenler çok oldu. Kader ortaklığımız varmış öyle diyelim. Akraba değiliz. İnşallah sonumuz güzel olur önemli olan o. Renkli renkli günlerimiz olsun.”
Çok zor günler geçirdiğini belirterek kanser hastalığıyla mücadele edenlere de tavsiyelerde bulunan Akbaş, sözlerine şöyle devam etti: “Sevdiklerinizin yanınızda olması çok önemli. Eşim, anne, babam kardeşim, Atakan. Hastanedeyken hem ölümü düşünüyorsun hem de Atakan’la buluşunca yapacağın şeyleri düşünüyorsun. Bir şeye muhakkak tutunmak lazım. Herşey o zaman daha inançlı ve güzel oluyor. Hastalığı hiçbir zaman düşünmedim. Çektiğiniz acılar hepsi unutuluyor. Tutunacak dalınız varsa ölmeyi düşündüğünüz an o tutunacak dal gelip sizi o kuyudan çıkarıyor.”
Yorum Yazma Kuralları
Lütfen yorum yaparken veya bir yorumu yanıtlarken aşağıda yer alan yorum yazma kurallarına dikkat ediniz.
Türkiye Cumhuriyeti yasalarına aykırı, suç veya suçluyu övme amaçlı yorumlar yapmayınız.
Küfür, argo, hakaret içerikli, nefret uyandıracak veya nefreti körükleyecek yorumlar yapmayınız.
Irkçı, cinsiyetçi, kişilik haklarını zedeleyen, taciz amaçlı veya saldırgan ifadeler kullanmayınız.
Türkçe imla kurallarına ve noktalama işaretlerine uygun cümleler kurmaya özen gösteriniz.
Yorumunuzu tamamı büyük harflerden oluşacak şekilde yazmayınız.
Gizli veya açık biçimde reklam, tanıtım amaçlı yorumlar yapmayınız.
Kendinizin veya bir başkasının kişisel bilgilerini paylaşmayınız.
Yorumlarınızın hukuki sorumluluğunu üstlendiğinizi, talep edilmesi halinde bilgilerinizin yetkili makamlarla paylaşılacağını unutmayınız.
Yorumlar
Kalan Karakter: